Yağmurcu

Babamın hukukçuluk mesleğinden nefret ettiğini anladığım anda avukat olma kararım bir daha geri dönülmeyecek derecede kesinleşmiş oldu. Henüz yeni yetmeydim, sakardım, sakarlığımdan utanıyordum, erginlikten korkuyordum ve babama itaatsizlikten askeri bir okula gönderilmek üzereydim. Babam erkek çocukların kırbaç saklaması altında yaşamaları gerektiğine inanan eski bir deniz piyadesiydi.
Babam aynı zamanda pek çok ürünün yanısıra merdiven de yapan bir şirkette makine mühendisi olarak haftada yetmiş saat çalışmaktaydı. Merdivenler doğaları gereği tehlikeli olduklarından, şirketi sık sık dava edilirdi. Babam tasarım işlerine baktığından bu davalarda şirketin sözcülüğünü yapardı. Onu avukatlardan nefret ettiği için suçlayamam, ama ben onun yaşamını o kadar huzursuz ettikleri için avukatları ettikleri için suçlayamam, ama yaşamını o kadar huzursuz ettikleri için avukatlara çekişip durur, sonra kapıdan içeri girdiğinde hemen martini içmeye başlardı. Ne bir merhaba, ne bir kucaklama, ne de akşam yemeği...

Sprache: Türkisch
ISBN: 9751009383
Seiten: 509
Größe: 19,6 x 13,5 cm.
VÖ-Datum: İstanbul / 1996 - Ocak
Kategorie: Türkische Bücher